ÖZGÜR Özel ile Pervin Buldan, Kürt opera sanatçısı Pervin Chakar’ın konserinde buluşmuşlar.
Sezgin Tanrıkulu falan. O da yerini almış.
Özel ve Buldan’ın konserini izledikleri Kürt opera sanatçısı Pervin Chakar için iki şey söyleyeceğim:
- BİR: Opera alanında önemli başarıları olduğu söyleniyor. İtalya’da bir önemi varmış. İşin aslını opera uzmanlarına bırakıyorum.
Siyasi görüşlerini açıklamaktan kaçınmıyormuş Kürt sanatçı. Kürtlerin statü kazanması gerektiğini, hatta bir devleti olması gerektiğini dile getiriyormuş.
Bütün bunlar birleşince gündemdeki opera buluşması, sadece opera buluşmasından ibaret olarak değerlendirilemez.
Pervin Chakar - Özgür Özel
Bu işin siyasi okumasını yapmak gerekir.
Şöyle bir okuma:
Özgür Özel’in liderliğini yaptığı CHP de HDP oylarının peşinde. CHP açısından özellikle İstanbul seçimi için HDP oyları çok kritik. Opera buluşması, o oyları kapmaya yönelik küçük ama önemli bir adım.
Buradan çıkan sonuç da şudur:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ile Özgür Özel’in CHP’si arasında pek bir fark yok.
Her iki zihniyet de aynı çalışıyor: “HDP’yi kafalayalım, oyları bize gelsin, İstanbul’u alalım.”
Peki ama Ekrem İmamoğlu çifti, neden görünmediler Pervin Chakar konserinde.
Oysa bayılırlardı bu tür etkinliklere.
Ne oldu da yer almamayı tercih ettiler acaba?
Sanırım Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel şu konuda anlaştı:
İmamoğlu görüntüde olmasın, Özgür Özel görüntüde olsun. Böylece İmamoğlu, olası eleştirilerin hedefi olmasın ama HDP’nin oyları da İmamoğlu’na aksın.
Eğer gerçekten böyle bir taktik ve strateji söz konusuysa...
Ekrem İmamoğlu, yeni dönemde HDP’li etkinliklerde hep operadaki hayalet olarak kalacak.
İZMİRLİLER BÖYLE MİDİR
İZMİR Belediye Başkanı Tunç Soyer’in tam sözü şöyle:
“İzmirliler sadece siyasi partiye, hizmet performansına oy vermezler. Demokrasiye, laikliğe, özgürlüğe oy verirler. O nedenle biz kendi kendimizle yarışırız.”
Bu açıklamanın tefsiri şudur:
Tunç Soyer olarak benden çok daha üstün bir hizmet performansı sergileyeceği kesin olan aday bile karşıma çıksa...
Demokrasi, laiklik, özgürlük falan diyerek yine ben seçilirim.
Çünkü İzmirliler böyledir.
İzmirliler gerçekten böyle midir?
Eğer böylelerse olmasınlar lütfen.
Operadaki hayalet: Ekrem İmamoğlu
50 ARTI 1 İÇİN NE DEDİLER ŞİMDİ NE DİYORLAR
50 artı 1 konusunda görüş değiştirmek mümkün değil mi?
Yola çıkarken...
“Cumhurbaşkanı en fazla oy alarak seçilsin. Cumhurbaşkanı seçilmek için halkın yarısından bir fazlasının oyu alınmış olsun” türü iyi niyetli bir yaklaşım içinde olunabilir.
Ancak pratiğe bakılınca...
Minicik partilerin koskoca partileri oyuncak gibi oynattığı görülür. Milletvekili için sazan avına çıktığı görülür. İttifaklar sistemiyle işin cılkının çıktığı görülür.
Ve bundan vazgeçilebilinir.Her konuda “Şöyle demiştin, şimdi böyle diyorsun” diye bastırmak...
Yanlışta ısrar etmeye teşvik etmek değilse nedir?
Ne yani?
İyi niyetle belirlenmiş bir seçilme oranının, pratikte büyük sorunlara yol açtığı görülünce asla ve kata vazgeçilmeyecek mi?
“Ben öyle demiştim, ölürüm de vazgeçmem” mi denilecek?
Düzeltme, değiştirme yoluna gidilmeyecek mi?
Tabii ki ta en başta böylesi sorunlara yol açabileceği öngörülmeliydi.
Orası ayrı.
Comments